siyah gözlerine beni de götür
Bütün yelkenlileri deniz fenerlerini. Bak bana der gözlerimin eşsiz. Usul usul intizarı çürüten bu hercai diken bu çılgın arzu sürüklüyor imkansız muştuların eşiğine gönül vadilerini.
Ipek bir mendile sardığım yüreğimle.
Siyah gözlerine beni de götür. Siyah gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellat ayrılığın boynunu vursun. Pembe uçurtmalar yolladığından beri sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum turnalar gidiyor. Baharın koynundan koparıp sana. Siyah gözlerine beni de götür.
Siyah gözlerine beni de götür baharın koynundan koparıp sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle şehzade gülleri gönderiyorum umutlar kalıyor. Daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum. Ne zaman ki ruh bedenden usanıp terk etmeye yeltense kendini zincirler içinde bu dizelerin başında görür.